Sizi tanıyabilir miyiz?
Özay Erad ben. Erzurum doğumluyum. Aslında sülalece Erzurumluyuz. Ama babam devlet memuru olduğu için, birçok yerde görev yaptı. En son görev yaptığı İzmir’e yerleştik.Tabi ki onlar eskidendi. Ben şimdi İstanbul’da yaşıyorum.
Televizyonda olmak hayaliniz miydi?
Aslında muhabir olmak hayalimdi. Bizim zamanımızda radyo ve dolayısıyla haber saati olarak ajans vardı. Rahmetli dedim hiç kaçırmaz dinlerdi. Bense haberlerden nefret ederdim. Çocukluk işte. Lise yıllarında, muhabirliğe ilgi duymaya başladım. Ve yıllar geçti, halen iyi bir muhabir olmak için çalışıyorum.
Televizyonda sağlık haberciliği nasıl bir şey?
Sorumluluk istiyor. Neticede, işin ucunda sağlık, yaşam var. Kimileri, yaptığımız haberlere, “denize düşen yılana sarılır” misali sarılıyor. O yüzden, ciddi bir sorumluluk istiyor. Her habere gitmeden önce mutlaka dersimi çalışırım. Karşımdaki kişi beni kandırmasın diye. Sorularımla da beni belli ederim.
Zorlukları neler?
Doğru adrese ulaşmak. Medyatik değil de, gerçekten mesleğinin hakkını veren kişilere ulaşmak da zorluk çekiyorum. Kendime adıma bunu söyleyebilirim.
Sağlık haberciliğinde uzmanlaşmak neden önemli?
Doğru bilgiyi bulmak, doğru bilgiyi vermek için uzmanlaşmak şart.
Uzmanlaşmak sağlık haberciliğinde neleri etkiledi ve değiştirdi ?
Bu tartışmalı bir soru. Herkes adına konuşamam ancak kendi adıma ve birlikte haber yaptığım, sağlık muhabirleri arkadaşlarım adına şunu söyleyebilirim; her birimiz araştırmadan, inanmadığımız hiçbir haberi yapmayız. Tabi ki sansasyonel haberler olmuyor değil. Tabi ki bunlar kimi zaman bizden de isteniyor. Ben yine kendi adıma şunu söyleyebilirim şu an için görev yaptığım TGRT Haber Merkezi’nde bana şu söyleniyor, “Eminsen yap. Doğru ise yap. Yapılmasına inanıyorsan yap. Reklam kokuyorsa yapma. Sen karar ver” Olması gereken de bu değil mi?
Röportaj yapacağınız konuları nasıl seçiyorsunuz?
Araştırıyorum açıkça. Tabi PR şirketlerinden de çok öneri geliyor. Her birini süzgeçten geçiriyorum. Genel de, hep ‘ Türkiye’de ilk’ ibaresini görüyorsam anlarım ki bunda bir iş var. Gerçekten de öyle oluyor. Araştırıp bakıyorum ne ilki, ooooo yıllardır uygulanan, yeni yapılmayan, üstelik daha önce haberkonusu olan konular. Gerçi haber tekerrürden ibarettir ama. İnsan kimi zaman yeni haberler aramıyor da değil yani.
Toplum sağlığını bilgilendirici röportajlar yaparken üzerinizde büyük bir sorumluluk hissediyor musunuz?
Olmaz olur mu? Tabi ki… Körü körüne yapılan haberlere karşıyım. Yapmış mıyım?
Bunun için şunu söyleyebilirim “ emir demiri keser. Ve biz de bir laf vardır şef her zaman haklıdır’. Laf aramızda yapsam bile muhakkak doğru olanı da yapmışımdır. Nasıl diye sormayın ?
Bazen kendinizi kapana girmiş gibi hissediyor musunuz?
Tabi ama çıkmayı da öğrendim.
Türkiye ‘ de televizyon haberciliğinde bir ” Özay Erad tarzı ” gerçeği var. Özay Erad ekrana çıkıp haberini sunmaya başladığında ses tonundan tanıyoruz..Bu başarıyı nasıl yakaladınız?Nelerden fedakarlık ettiniz? Neyi çok iyi yaptınız?
Teşekkür ederim. Hürriyet Gazetesi kökenliyim. İzmir’de, İzmir Hürriyet yetiştirdi beni. Birçok ulusal kanalda çalıştım. Babialının önde gelen isimleriyle aynı havayı soludum, Cağaloğlu’nnda Erol Sİmavi, Çetin Emeç, Nejat Seçen, Esen Ünür, Hasan Yılmaer, Uğur Cebeci, Orhan Olcay, Ufuk Güldemir, Reha Muhtar, Cem Aydın, Cüneyt Özdemir, Ahmet Hakan ve Mehmet Ali Birand..
Ben bunun farkında değilim, cidden. İnsanlar bana ‘sen markasın’ diyor. “Marka’ olmak nedir vallahi bilmiyorum. Ben bu mesleğe sokaklarda başladım. Belki de Babialinin son alaylısıyım. Bugün geldiğim yer bana altın tepside sunulmadı. Tırnaklarımla kazıyarak geldim. İzmir’in ilk polis adliye muhabiriyim. Düşünün 19-20 yaşlarında bir genç kız, elinde o güne kadar hiç kullanmadığı fotoğraf makinesi ve ilk çektiği fotoğraf Pasaport da, Pasaport iskelesinin yanında, denizden çıkarılan bir erkek cesedi. Her türlü cinayet, kanlı olay. Adliye de kavgalar vs. vs. Yıllarca para almadan çalıştım. Hiç diksiyon dersi almadım mesela.
Hatalarım yok mu ? insanım tabi ki var. Ama hepsinden ders almayı bildim. Bakın Leyla hanım, bu işi sevmekle alakalı, ben işime aşığım ben insanları seviyorum. Bu nedenle, evliliğimi yürütemedim. Bu nedenle iyi bir eş olamadım. İyi bir anne olamadım belki. Kovuldum, hırpalandım, arkadaş bildiğim kişilerden darbe yedim, tek amacım muhabir iyi bir muhabir olmak idi, ağlattılar hem de çok. Hakkımı yediler mi? Hem de nasıl. Ama yılmadım. Kendime acımadım ve acındırmadım da ..Küllerimden yeniden doğmayı başardım. Ve şimdi Sayın Aslıhan Ören sayesinde TGRT haber de çalışmaya devam ediyorum. İlk günkü aşk ve sevgiyle.
Sizi en çok etkileyen haber neydi ?
O kadar çok haber var ki. Her haber emek. İnsan yavrularını ayırabilir mi?
Etkileyici haber nasıl olmalı? Bir formülü var mı?
İçten, samimi, yalansız, riyasız.. Belki d e o ben Özay Erad olmalı.
Haber sırasında sizi derinden etkileyen unutamadığınız bir anınız var mı?
Bir değil birden çok var. Dedim ya hatalarımdan ders alırım diye. Sosyal medyanın en çok eleştirilen muhabiriyim. Bazılarında sonuna kadar haklılar. Sesimle, kilomla, haberlerimle eleştiri yağıyor. Eleştirenler bilmiyor ki o haberlere biz karar vermiyoruz. Bizim üzerimizde merciler var. Ben ses sanatçısı değil muhabirim. Garip olan bazen bakıyorum yazmışlar, ‘özay erad şu haberi yapmış” ama ben öyle bir haber yapmadım. Yazılmış, ‘onunla karşı karşıya şu düğünde bir araya geldim” ama ben o düğüne gitmedim. Hele biri çok ilginçti, ‘beni onunla aynı odaya kapatsalar bir saat bile kalmam’ ee siz bir bana sorun ben kalır mıyım? Ama ne yapalım. Herkesin eleştiri hakkı var. Ve ben de hepsine saygı duyuyorum. Ne diyeyim.